DUYURULAR
Şubemizden basın açıklaması

Şubemizden basın açıklaması

Şubemizden basın açıklaması. Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde göz içine yapılan iğne sonucunda 36 yurttaşımızın görme yetisini yitirerek tümüyle kör olmaları konusunda halkı ve kamuoyunu aydınlatmak, tepkilerimizi dile getirmek amacıyla 31 Ocak 2020 günü Ankara Kızılay Sakarya Meydanında bir basın açıklaması yaptık. Kitlesel basın açıklaması metnimizden bazı kesitleri ve basın açıklaması metnimizi sizlerle paylaşıyoruz.

BASIN AÇIKLAMASI

Değerli basın mensupları, sevgili arkadaşlar

             Geçtiğimiz günlerde medyada yer alan ve hepimizi endişeye, üzüntüye sürükleyen bir haber Elazığ ve Malatya depreminin acısıyla gölgelenmiş durumdadır. Öncelikle ülkemizin gerçeklerinden biri olan ve felakete dönüşen deprem afetinde hayatlarını kaybeden insanlarımıza rahmet, yaralılara geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, sizlerle paylaşmak istediğimiz önemli konuyu bilgilerinize sunuyoruz.

             17 Ocak 2020 günü Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde göz içlerine iğne yapılan çok sayıda yurttaşımızın görme yetilerini kaybettikleri ve son bilgilere göre 36 yurttaşımızın tümüyle kör olduğunu büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.

             Bu olayı incelediğimizde şeker hastalığı nedeniyle gözlerinde sorun yaşayan ve göz arkasındaki kanamayı önlemek üzere göz içine iğneyle “altuzan” adlı ilaç verilen kişilerde hızla görme kaybı oluştuğu ve bunların birçoğunun tümüyle kör olduğu, son bilgilere göre 36 yurttaşımızın görme yetisini tümüyle yitirdiği öğrenilmiştir. Bu hastaların birçoğu Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinden Ankara’daki çeşitli hastanelere nakledilmiş ancak görme kayıpları halen geri döndürülememiştir.

             Uzmanların söylediklerine göre adı geçen ilaç esasen kolon kanseri için kullanılacak bir ilaçtır. Avrupa ülkelerindeki ilaç prospektüslerinde göz için kullanımının sakıncalı olduğu yazılmasına rağmen Türkiye’deki prospektüslerde ise bu ibarenin bulunmadığı belirtilmektedir. Diğer yandan bu ilacın Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) ilk tedavi seçeneği olarak kullanılma zorunluluğunun yer aldığı belirtilmiştir. Yani bu durumda bu ilaç kullanılmadan diğer ilaçlara ilişkin ödemenin yapılamayacağı ifade edilmiş olmaktadır. Konuya ilişkin bir başka hususta şudur. Bu ilaç küçük şişelerde 1 kullanımlık olarak uygulandığı zaman yüksek bir fiyata geldiği için büyük şişelerde her hastaya enjektör değiştirerek aynı şişedeki ilaçtan çok sayıda hastaya kullanıldığı; böylece ilacın daha ucuza getirilmiş olduğu söylenmektedir. Tabi böylesi bir uygulamanın insan sağlığını nasıl etkilediğini bilmemiz mümkün değildir. Ancak yapılan uygulama sonucunda 36 yurttaşımızın kör olması dikkate alındığında ciddi sakıncalarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Yakınları kör olan insanların feryatları medyada yer aldıktan sonra Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı çıkan haberleri resen ihbar kabul ederek konuya ilişkin soruşturma başlatmıştır. Bu olumlu girişim yüreğimize bir parça su serpmiştir.

             Anayasamız, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Birleşmiş Milletler Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi ve Avrupa Sosyal Şartı gibi ulusal ve uluslararası belgelerde sağlığın en temel insan hakkı olduğu, devletlerin insan sağlığını korumak için gerekli her türlü önlemi almakla yükümlü bulunduğu hüküm altına alınmıştır.

             Kamuoyu huzurunda yetkililere sormak istiyoruz; ticari kaygılarla sağlık hakkı yeterince korunup gözetilmemekte midir? Yurttaşların sağlık hakkı uluslararası ilaç tekellerinin kar hırsına kurban mı edilmektedir? Sağlık Uygulama Tebliğine söz konusu ilaçla ilgili hüküm konulurken yeterli araştırma yapılmış mıdır? Kullanılan ilacın kolon kanseri ilacı olduğu ve göz için kullanılmasının sakıncalı olduğu doğru mudur? Sağlık Bakanlığımız konuyu tüm yönleriyle araştırıp soruşturmakta mıdır? Yoksa basında izlediğimiz yasak savma kabilinden tatmin edici olmayan açıklamalarla konu geçiştirilmeye mi çalışılmaktadır? Bu sağlık skandalının gerçek sorumluları ortaya çıkarılıp cezalandırılacak mıdır? Yoksa konu birkaç sağlık görevlisinin üzerine yıkılarak örtbas mı edilecektir? Bu soruları çoğaltmak mümkündür. Biz Altınokta Körler Derneği Ankara Şubesi olarak yalnızca körlükten ve engellilikten kaynaklanan sorunların tespit edilerek çözülmesiyle değil, aynı zamanda göz sağlığının korunması, körlüğün önlenmesi, bu konularda her türlü çabanın gösterilmesi, halkın bilinçlendirilmesi ve kamuoyunun aydınlatılması görevi ve sorumluluğu içerisindeyiz. Bu bizim hem insancıl hem de sivil toplum kuruluşu olmaktan kaynaklı görevimiz ve sorumluluğumuzdur. Tüm toplum kesimleri çoğalmak için uğraşırken, biz körler ve engelliler azalmak ve mümkünse yok olmak için uğraşan ve örgütlenen bir toplum kesimiyiz. Bu duygu ve düşüncelerle tepkimizi ve kaygılarımızı kamuoyuyla paylaşıyor, bu konuda üzerimize düşen her türlü girişimde bulunacağımızı, sonuna kadar konunun takipçisi olacağımızı siz değerli basın mensupları huzurunda ilan ediyoruz.

 Altınokta Körler Derneği Ankara Şubesi

 



Web Tasarım : Kızılay Web Tasarım | Ankara Sosyal Medya